14 Aralık 2008 Pazar

ATEŞLER ÜLKESİNDE DANS

Merhabalar ...
9 günlük tatil sayesinde dostlarım Onur ve Geylaninin yaşadığı Baküde bulundum. Çeşitli gözlemlerim deneyimlerim oldu. Aslında yaşadıklarımı unutmamak ve yazmak için havaya girmek
için bu blog'u yazıyorum. Umarım birileri okur görüşmek üzere.....

Atatürk Havalimanındayım. Önümüzde bizi uçuracak pekte yeni gözükmeyen AZAL’a ait uçak duruyor. Kulağım Azeri Türkçe’si ile konuşan diğer yolcularda ne konuştuklarını çözmeye çalışıyorum. Bu en azından ilk uzun uçak yolculuğumda önce tedirginliğimi atmama yardımcı oluyor. Uçağa bindikten sonra sonradan yapıştırılmış uyarı kartlarının arkasında İspanyolca yazılar görüyorum. Yıllarca Güney Amerika’da çalışıp ucuzluktan alınan bir uçakla uçacağım!

Uçağımız maslak ve Zekeriyaköy üzerinden geçip Boğazın Karadeniz ile buluştuğu noktadan geçiyor. Manzara muhteşem kilometrelerce uzunluktaki boğaz gözünün önünde uzanıyor. Refleks olarak fotoğraflamaya çalışıyorum ancak pekte başarılı olamadım. Bu güzel şehre hoşça kal diyerek Karadeniz kıyıları üzerinden yol alıyoruz. Yol arkadaşlarımla sohbete koyuluruz. İkisi de oldukça tuzu kuru insanlar saatleri kendilerine uymamasına rağmen örnek bir ulusalcılıkla kendi havayolu şirketlerini tercih ediyorlar. Derken yemek servisi başladı. Konu tabi ki Azeri yemekleri… Servis edilen şarap çok hoş. Azerbaycan’ın ılıman bir iklime sahip olduğunu biliyordum ancak şarap üretecek kadar üzüm üretimi olacağı beni şaşırttı. Bu şarapların kırmızı ve beyazlarından bol bol tadıp(hatta biraz fazla kaçırdım) sohbetin keyfini çıkarıyordum. Aşağıda karlı dağlardan başka gözüken hiçbir şey yok. Çok geçmeden iniş anonsu duyuluyor. O anda yazımın başlığı şekilleniyor aslında. Batan güneşe inat göğe yükseliyor petrol kuyularındaki alevler,yüzlerce ateş direniyor yıllardır süren yoksulluğa, karanlığa. Bu kuyular 2.dünya savaşında Rus ordusunun yükünü çekmiş, şimdi yabancı şirketlerin karnını doyuruyor .

Atatürk Havalimanında başlayan yolculuğum Haydar Aliyev’de son buluyor. İndiğim andan itibaren gözler uzun saçlarımda… Bu arada aklımda zor kapattığım valizimin uçaktan atılırken(ki gerçekten atılıyor) patlama olasılığı… İşlemleri atlatıp çantam iki kere arandıktan sonra işte Azerbaycan toprakları ve Gardaşlarım. Oldukça modern bir yoldan şehre ilerliyoruz. Taksicinin araç TV’sinde bir Türk dizisi açmasını başta bize bir jest olsun diye yaptığını düşündüm. Maalesef yanılmışım taksici araç sürerken televizyon izliyor. Neyse ki trafik tıkalıydı ve çok büyük tehlikeler geçirmedik. Geniş ve iyi dekore edilmekte olan bir yoldan şehre doğru adım adım ilerlemekteyiz. Trafik neyse ki İstanbul’u aratmıyor. Yol boyu Sovyet yönetiminden kalan evler gözüküyor. Evlerin çoğu iyi görünümlü ve düzenli bir planla yerleştirilmiş. Şehrin içine indiğimizde de manzara aynen devam ediyor. Şehir modern bir şekilde planlanmış, yollar oldukça geniş ve tüm kamu binaları estetik bir kaygıyla yapılmış. Pek çok bina ve sembol de modernleşme adına Bakü’nün kalbinden sökülmüş. Bu konuya daha sonra genişçe eğileceğim.

Bakü’de bir türk restoranı bulup karnımızı doyurduktan sonra Bakü gecelerine akıyoruz. Barlar daha çok petrol işlerinde çalışan İngilizlere hitap ediyor. Bir Azeri genci smokin giyip ünlü İngiliz şarkılarına karaoke yapıyor. Elde biralar tüm bar “cheers” diye haykırıyor zorlanmış İngiliz notalarına. Artan alkol ve “English man in Newyork” ile dans başlıyor. Yüzyıl boyunca bu ülkeyi yakan ,yıkan,savaşlar çıkartan, şimdi ise Azerbaycan’ın tezatlar ülkesi olmasına sebep olan PETROL, emekçilerinin dansını izliyor uzaktan. Ateşler ülkesinde dans başlıyor.


3 yorum:

  1. WORLD WAS ON FIRE BUT NO ONE COULD SAVE ME BUT YOU!

    YanıtlaSil
  2. peki ilke abi Azerbaycanın kapısındaki tek tehlike PETROL mü?? bizim sınıfta tam 5 tane Azerbaycandan gelme arkadaş var ve bunlarla uzun uzun sohbetlere girdiğimde anlıyorum bu arkadaşlarım fethullah gülen'i çok iyi tanı(dıklarını sanı)yorlar.. Tamam petrol belki onlara ekonomik olarak zarar verebilir ama fethullah ve cemaati onların değer yargılarına zarar verebilir ve veriyorda... Teşekkür ederim bu bloğu hazırladığın için.. hoşçakal.

    YanıtlaSil
  3. İlkeciğim, yazının içeriği güsel ama bi küçük eleştiri yapmak istiom sana bi ara...Bu arada hadi beklioz bizim blog'a seni de...(Hatırlarsın bizdeyken sana anlattığım gmail olayı vardı, blog ile gerçekleştirdik o mevzuyu:)

    YanıtlaSil